Geçen Yılın Ardından: 2025 Nisan, Mayıs, Haziran

-
Aa
+
a
a
a
""
Geçen Yılın Ardından: 2025 Nisan, Mayıs, Haziran
 

Geçen Yılın Ardından: 2025 Nisan, Mayıs, Haziran

podcast servisi: iTunes / RSS

Nisan

Eğer ölürsem, gürültülü bir ölüm istiyorum. Sadece son dakika haberi olmak ya da bir gruptaki bir sayı olmak istemiyorum; dünyanın duyacağı bir ölüm, zaman içinde etkisi devam edecek ve zaman ya da mekan tarafından gömülemeyecek zaman ötesi bir imge istiyorum.

25 yaşındaki Gazzeli foto muhabiri Fatima Hassouna, Cannes’da Gazze’de çektiği fotoğraflardan oluşan belgeselinin gösterime girmesine 24 saat kala ve düğününe de birkaç gün kala İsrail’in düzenlediği saldırıda 11 aile üyesiyle birlikte öldürüldü. Hassouna, ölümünden kısa süre önce sosyal medya hesabından bu sözleri paylaşmıştı. (The Guardian)

Dünya

- İsrail, Suriye’deki yeni rejimi vurarak toprak genişletmeye Nisan ayında da devam etti. Türkiye’nin Şam yönetimi ile anlaşarak Suriye'deki Tiyas (T4) Hava Üssü'ne konuşlanmak için adım atmaya başladığı iddia edildikten bir gün sonra İsrail; Hama, Humus ve Şam’da “askeri hedefleri” vurdu. Vurulan hedefler arasında TSK’nın yerleşeceği söylenen T4 hava üssü de vardı. İsrail saldırılarında 13 kişi hayatını kaybetti. Bombardıman sırasında İsrail askeri güçleri de onlarca askeri araçla Dera'nın batı kırsalındaki El-Cebiliye Barajı ormanlık alanına girdi. 

- ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da “kurtuluş günü” dediği küresel gümrük vergisi tarifelerini ilan etti. Küresel bir gümrük savaşı ilan eden Trump, kendilerine zarar veren ticaret duvarlarını yıkacaklarını belirterek "ABD'nin altın çağı geri geliyor. Bugün ekonomik bağımsızlığımızı ilan edeceğiz" dedi. Trump "Çin, ABD'ye yüzde 67 vergi uyguluyor. Biz yüzde 34 vergi uygulayacağız. Avrupa Birliği zor bir rakip. Bizi soydular. Biz de yüzde 20 vergi getiriyoruz." açıklamasını yaptı. Ancak Güney Pasifik’te 2 bin kişilik nüfusa sahip olan ve ABD’ye hiç ihracat yapmayan Norfolk Adası’na yüzde 29 tarif uygulanması gibi tuhaflıklar da yaşandı. Hatta Antarktika’da bulunan ve sadece penguenlerin yaşadığı Heard Island ve McDonald adalarına dahi yüzde 10 gümrük vergisi konmuştu. Tarife açıklamalarının ardından New York Borsası haftayı sert düşüşle kapattı. Endeksler son beş yılın en düşük seviyesini gördü. İki gün içerisinde 6 trilyon dolar kayıp gerçekleşti.

- Çin Ticaret Bakanlığı da ABD'ye yönelik kapsamlı bir karşı tarife paketi açıkladı. Çin’de üretim yapan 27 ABD şirketini ihracat kontrolü veya yasağı listelerine ekledi. Ayrıca Dünya Ticaret Örgütü’nde (DTÖ) ABD aleyhine dava açtı. Son olarak da ABD tarafından uygulanan yüzde 34'lük gümrük vergisine aynı oranda misilleme yaparak ABD mallarına yüzde 34 ek vergi koydu. Trump ise hemen ertesi gün yüzde 54’e çıkarmış olduğu vergilere yüzde 50 daha ek koyarak yüzde 104’e yükseltti. Ertesi gün Çin, ABD'ye yönelik ek gümrük vergisini yüzde 84'e çıkardı. Aynı gün Trump bir başka radikal karar daha alıverdi ve Çin'e yönelik gümrük vergisini yüzde 125'e yükseltti ama Çin hariç diğer bütün ülkelere yönelik aldığı ek vergi kararını 90 günlüğüne ertelediğini açıkladı. Birkaç gün sonra da Çin dahil tüm ülkelerden alınan akıllı telefon ve bilgisayarların yeni gümrük vergilerinin dışında tutulacağı açıklandı. 

- Trump gümrük savaşını başlattıktan birkaç gün sonra ABD’de büyük Trump karşıtı eylemler gerçekleşti. Önce Washington DC’de 300 kadar platformun çağrıcı olduğu bir Filistin dayanışma eylemi oldu. Onbinlerce kişi Filistinli aktivist Mahmoud Khalil ve Türkiyeli doktora öğrencisi Rumeysa Öztürk için özgürlük istedi. Gazze soykırımını bir kez daha protesto etti. 

- Hemen ardından 50 eyalette, 1200’den fazla noktada Trump karşıtı gösteriler gerçekleşti. "Elini çek" sloganıyla düzenlenen protesto gösterilerinde, Trump'ın farklı konulardaki politikalarından geri adım atması talep edildi. Sadece başkent Washington DC’de birkaç yüz bin kişinin sokağa çıktığı söylendi. New York’ta da on binden fazla insan Trump’ın politikalarına karşı sokaklardaydı. Ülke genelinde birkaç milyon kişinin sokağa indiği söylendi. 

- Aynı günlerde İspanya'da yüz binlerce kişi, ülkenin kötüleşen konut krizine karşı 40 şehirde eş zamanlı olarak gösteriler düzenledi. Sadece Madrid’te 150 bin kişi katıldı. Ücretler sabit kalırken kiraların son yıllarda turizmin de etkisiyle sürekli olarak artıyor olması halkı sokağa döktü. İtalya’da ise Avrupa Komisyonu'nun önerdiği 800 milyar euroluk yeniden silahlanma planını protesto etmek üzere Roma sokaklarında 100 bin kişi yürüdü. Gösteriyi düzenleyen sağ popülist 5 Yıldız Hareketi, İtalya başbakanı Georgia Meloni hükümetine ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in silahlanma planına karşı çıktı. 

- İsveç Göteborg Üniversitesi bünyesindeki V-Dem Enstitüsü, 2025 raporunda küresel anlamda demokrasilerin çöküşe doğru gittiğini açıkladı. 21’inci yüzyılın başından beri küresel anlamda ilk kez otokrasilerin sayısı demokrasileri geçmişti. Dünya nüfusunun yüzde 72’si ‘tam demokrasi’ olmayan ülkelerde yaşıyordu. Demokrasi seviyesinin 1985 yılına gerilediği söylendi. Türkiye; Hindistan, Endonezya ve Pakistan gibi ülkelerle birlikte ‘Seçimli otokrasiler’ kategorisinde yer aldı ve bu kategoride yaşayan insanların dünya nüfusunun %46’sını (3,7 milyar insan) kapsadığı belirtildi. 

- Güney Kore’de Aralık ayında sıkıyönetim ilan ederek başarısız bir hükümet darbesine girişen devlet başkanı Yoon Suk Yeol, Anayasa Mahkemesi tarafından görevinden azledildi. Anayasa Mahkemesinin azil kararını destekleyen on binlerce kişi, başkent Seul'un merkezinde kutlama gösterileri için toplandı. Güney Kore bayrakları açan ve "Halk kazandı" yazılı dövizler taşıyan Yoon karşıtı kalabalık, kararı meydanlarda kutladı.

- Macaristan’da Orban hükümeti uzun zamandır tartışılan ve LGBTİ+’ların haftalardır sokak eylemleriyle engellemeye çalıştığı LGBTİ+ karşıtı yasayı meclisten geçirdi. Yasa, "çocukların fiziksel ve ahlaki gelişiminin korumasını" amaçladığını belirterek LGBTİ+ eylemlerine yasak getiriyor, yetkililerin katılımcıları tespit etmek ve potansiyel olarak para cezası vermek için yüz tanıma yazılımı kullanmasının önünü açıyordu. Ayrıca çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerinin korunması iddiasıyla sadece iki cinsiyeti tanıyarak tehlikeli bir hak gaspını da içeriyordu.

- Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco uzun zamandır sürmekte olan sağlık sorunları sonucu 88 yaşında hayatını kaybetti. Papa Francesco, ölümünden sadece bir gün önce Paskalya kutlamaları sırasında dünyaya son mesajı olan bir konuşma yapmış ve o konuşmada Gazze’de barış dileklerini paylaşmıştı. Papa sağlık sorunlarının başladığı 2023 yılında vasiyetini hazırlamıştı. Vasiyeti doğrultusunda da sade bir törenle toprağa verildi. Yine vasiyeti üzerine Vatikan kilisesi’nde nadir görülen bir şekilde Vatikan dışına gömüldü. ABD vatandaşı olan yeni Papa 14. Leo ise ilk konuşmasında Francesco’nun son konuşmasında olduğu gibi Gazze’de ateşkes talep etti.  

- Amazon CEO’su Jeff Bezos’un yapay zeka ile elde edilen sesi, ABD’nin Seattle kentinde trafik ışıklarında bulunan seslendirme sistemlerine hacklenerek yüklendi. Işıklardan karşıya geçmek isteyenler düğmeye bastıklarında Bezos’un sesinden şu ilginç cümleleri duydu: “Merhaba, ben Jeff Bezos. Bu yaya geçidi, Amazon Prime tarafından önemli bir mesajla desteklenmektedir. Lütfen zenginleri vergilendirmeyin. Aksi takdirde diğer tüm milyarderler de Florida'ya taşınacak.” Bir önceki ay da Palo Alto, Menlo Park ve Redwood City’deki yaya geçitlerinde Elon Musk ve Mark Zuckerberg’in seslerine benzeyen mesajlar kaydedilmişti.

- Dünyada yeterince savaş yokmuş gibi Pakistan ve Hindistan askerleri iki ülke sınırındaki Keşmir’de gece boyunca çatıştı. İki ülke arasında ihtilaflı bir bölge olan Keşmir’in Hindistan’ın kontrolündeki bölgede daha 3 gün önce bir terör saldırısı gerçekleşmiş ve 26 kişi ölmüştü. Hindistan, terör saldırısından Pakistan’ı sorumlu tutmuştu. Çatışma sınır bölgesinde Hindistan’ın saldırıyı gerçekleştirenlere yönelik operasyonları sürerken meydana geldi. BM iki nükleer silah sahibi ülkeye sakin olma çağrısı yaptı. İsrail ile ittifak içerisinde olan Hindistan’ın aşırı sağcı lideri Modi gereken sertlikte yanıt verileceğini söylerken medyanın aşırı sağcı yorumcuları açıkça Keşmir’de “İsrail gibi” yanıt verilmesi gerektiğini söyleyerek soykırım çağrısı yaptı. Bir süre sonra da Hindistan, Indus Suları Anlaşması’nı askıya alarak Pakistan’a akan suyun yüzde 90’ını kesti.

- Yunanistan’da 28 Şubat’taki genel grevin ardından işçi sendikaları bir kez daha genel greve gitti ve 80'e yakın il, ilçe ve adada onbinlerin katıldığı kitlesel gösteriler gerçekleştirdi. 28 Şubat genel grevinde, 2023 yılında Tembi bölgesinde meydana gelen ve 57 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasının sorumlularının hesap vermesi talebi öne çıkmıştı. Son genel grevde ise aynı talebin yanı sıra, ücretlerin yükseltilmesi, parasız eğitim ve sağlık, işçi güvenliği ve toplu sözleşmelerin tüm sektör çalışanlarını kapsaması gibi talepler de öne çıkarıldı. 

Filistin

- Hem kendi ülkesinde hem de uluslararası mahkemede yargılanan İsrail Başbakanı Netanyahu, Macaristan’ı ziyarete gitti. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM-ICC) tarafından Gazze’deki savaş suçları nedeniyle hakkında tutuklama kararı bulunan Netanyahu’yu tutuklaması gereken Macaristan yönetimi, tam tersini yaparak mahkeme kararına uymamak için UCM’den çekildiklerini açıkladı.

- İsrail’in insanlık suçlarından bir tanesi daha gün yüzüne çıktı. 15 Filistinli sağlık çalışanı öldüren İsrail ordusu katliamı reddetti. Ancak öldürülen sağlıkçılardan birinin tüm yaşananları son ana kadar telefonuna video olarak kaydettiği ortaya çıktı. Videoda ambulanslar ışıklarını yakarak yaralıları almaya giderken İsrail askerleri tarafından yaylım ateşine tutuluyordu. İsrail video üzerine suçu kabul etmek zorunda kaldı ama bu sefer de sağlıkçıların arasında Hamas üyelerinin olduğunu iddia etti. Sağlıkçıların cesetleri ve hatta kullandıkları ambulanslar dahi bir toplu mezarda gömülü bir şekilde bulunmuştu.

- İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve diğer mahallelerle Mısır sınırındaki Refah kentini ve Gazze Şeridi’ni ikiye ayıran Netzarim koridorunu işgal ederek Gazze’nin beşte birini kontrolü altına aldı. İşgal ettiği bölgelerden halkı da diğer bölgelere sürgün etti. 

- Katliamlarını aralıksız sürdüren İsrail, gazetecileri hedef almaya da devam etti. En son Cannes’daki bir film festivalinde kendisiyle yapılan bir belgesel gösterilecek olan 25 yaşındaki foto-muhabir Fatima Hassouna, İsrail hava saldırısında öldürüldü. Üstelik hamile kız kardeşi de dahil olmak üzere ailesinin on üyesi ile birlikte öldürülmüştü. Öldürülmeden kısa süre önce sosyal medya üzerinden “Eğer ölürsem, gürültülü bir ölüm istiyorum” diye yazan Hassouna “Sadece son dakika haberi ya da bir gruptaki bir sayı olmak istemiyorum, dünyanın duyacağı bir ölüm, zaman içinde kalacak bir etki ve zaman ya da mekan tarafından gömülemeyecek zamansız bir görüntü istiyorum.” Diyordu.

Türkiye

- 2 Nisan’da Türkiye’de bir ilk gerçekleşti. CHP’nin önce bazı medya kanallarına ardından da hükümete yakın şirketlere karşı başlattığı boykot kampanyası bir anda ulusal bir boykota ve tüketmeme gününe evrildi. Öğrencilerin çağrısıyla 2 Nisan’da ilan edilen tüketmeme boykotuna ciddi bir katılım oldu. İstanbul’da Beşiktaş ve Kadıköy gibi ilçelerde boykotun etkisi büyük oldu. Boykota destek veren restoranlar, cafeler ve barlar kepenk kapattı. Siyasetçilerden sanatçılara, birçok isim tüketim boykotuna destek vererek çağrı yaptı.

- Etkili geçen tüketmeme gününün ardından TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, tüketimin durdurulması için yapılan "boykot" çağrısına destek veren oyuncu Aybüke Pusat'ın Teşkilat dizisinin kadrosundan çıkarıldığını açıkladı. Pusat'a destek veren senarist Ali Aydın'ın Mevlana'yı konu edinen "Mevlana Celaleddin-i Rumi" dizisi de TRT'nin dijital platformu Tabii'den kaldırıldı. Ardından aralarında dizi oyuncularının da olduğu 11 kişi gözaltına alındı. 

- Bu gelişmeler yaşanırken Gezi Direnişi sırasında Taksim'de verdiği konserle tanınan piyanist Davide Martello, Kadıköy Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’nda vereceği resitalden önce gözaltına alındı, piyanosuna el kondu ve sınır dışı edildi. Meydanda toplanan yurttaşlar ise sloganlarla bu durumu protesto etti ve kendileri şarkılar söyledi. 

-  Aniden dokuz güne çıkarılan bayram tatilinin hemen ardından İstanbul’daki 17 üniversiteden öğrenci hareketleri birleşerek Kadıköy’de büyük bir öğrenci buluşması gerçekleştirdi. Bazı üniversitelerde sınav haftası olmasına rağmen binlerce öğrenci biraraya gelerek mücadeleye devam ettiklerini gösterdi. Bazı üniversitelerde gözaltında bulunan sıra arkadaşları için sınav boykotları da yaşandı. 

- Öğrencilerin buluşmasından bir gün sonra da CHP, her hafta ayrı bir ilçede miting yapma kararı doğrultusunda Maltepe mitinginden sonraki ilk İstanbul mitingini kayyım atanan Şişli Belediyesi önünde yaptı. Hemen ardından da 50 ilde yapacağını açıkladığı “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” Mitinglerine Samsun’dan başladı. 

- Üniversiteler ve muhalefet sokaklardayken iktidar İstanbul başta olmak üzere birçok ilde onlarca proje okulda binlerce öğretmenin çalıştıkları okula atamaları yapılmadı. Bunun üzerine liselerde de eylem dalgası başladı ve "Öğretmenine sahip çık" kampanyası başlattı. İstanbul, İzmir ve Ankara'da yapılan eylemlerde öğrenciler günlerce derslere girmedi, oturma eylemi yaptı. Zaman zaman kent meydanlarında birleşik eylemler düzenledi. 

- Çağdaş Hukukçular Derneği Onursal Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı 8 yıldır tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edildi. Örgüt üyeliği suçlamasıyla 2017 yılından beri tutuklu olan Kozağaçlı Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden akşam saatlerinde tahliye edilirken dışarıda kendisini coşkulu bir kalabalık karşıladı. Ancak tam da bu haftaların hızına uygun şekilde ertesi gün, daha tahliyesinin üzerinden 24 saat geçmeden tahliye kararına karşı yapılan itiraz üzerine tekrar tutuklandı. 

- Günler hızlı bir şekilde akmaya devam etti. CHP’nin 2023'teki kurultayının iptali talebinin görüleceği duruşmadan bir gün önce AKP’ye yakınlığıyla bilinen Rasim Ozan Kütahyalı, sosyal medya hesabı üzerinden radikal bir görüş paylaştı. CHP’ye duruşmada kayyım atanacağını iddia etti ve kanıt olarak da o gün Ankara’da polislerin izinlerinin iptal edilmesi ve diğer illerden polis takviyesi yapılmasını gösterdi. Hemen sonra İstanbul Borsası'nda vadeli piyasalar (futures) çok sert düşüşe geçti. Gecelik faizler fırladı. O kadar ki Merkez Bankası, İmamoğlu protestolarının neden olduğu ekonomik sonuçların da etkisiyle ertesi sabah faiz artışına gitti ve faizi 350 baz puan arttırarak yüzde 42,5’ten yüzde 46'ya çıkardı. Ancak kayyım ataması gerçekleşmedi ve duruşma ertelendi. Kütahyalı ise “yanıltıcı bilgi yaymaktan” gözaltına alındı. Öğrencilerin aksine birkaç saat içinde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Polis hareketliliğinin nedeni ise o sabah Ankara’da yapılan şafak operasyonları ile ortaya çıktı. Binlerce polisin katıldığı ülke tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunda 525 uyuşturucu satıcısı gözaltına alındı. Kütahyalı bu büyük operasyona yönelik hazırlığı birazcık yanlış yorumlamıştı.

- İmamoğlu eylemlerinde tutuklanan ve tahliye edilen öğrencilerin duruşmasında yüzlerce öğrenci arkadaşlarına sahip çıkmak için Çağlayan Adliyesi’nde buluştu ancak polis yine öğrencileri ablukaya alarak basın açıklaması yapmalarını engelledi. Bu anlarda bir öğrencinin polise “yaptığınız şey hukuksuzdur” demesi eylemlerin hafızasına kazınan anlarından biri oldu.

- CHP ikinci şehir mitingi Samsun’dan bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüzde 76 oy aldığı Yozgat’ta yaptı. 400 kadar traktörden oluşan konvoya dahil olan CHP lideri Özgür Özel, kürsüyü bir çiftçiye de verdi. Yozgatlı çiftçinin “turpunan şalgamınan devlet yönetilmez” sözleri mitinge damgasını vurdu. 

- Aynı gün CHP İstanbul örgütü de Filistin için Tünel Meydanı’nda buluşarak Taksim Meydanı’na yürümek üzere buluştu. 'Güzergâh uygun değil' diyerek yürüyüşe izin vermeyen İstanbul Valiliği, Taksim'e çıkan metro istasyonlarını kapatıp yolları ablukaya aldırdı. Öğrenciler ise Saraçhane yürüyüşlerinin birinci ay dönümü vesilesiyle yine Sultanahmet Meydanı’nda buluştu. İki eylem de polis tarafından sıkı bir şekilde ablukaya alındı. Öğrencilerin bir kısmı kendi eylemlerinin ardından CHP’ye katıldı ve Taksim’e yürümek için polis barikatlarına yüklendi. Saatler süren mücadeleye rağmen polis, CHP’nin Filistin yürüyüşüne izin verilmedi. Ancak CHP eylem sırasında bir gün önce öğrencilerin polise seslendiği şekilde polise yaptıklarının kanunsuz olduğunu haykırdı.

- 23 Nisan’da İstanbul’da ürkütücü bir deprem meydana geldi. Marmara Denizi'nde Silivri açıklarında 6,2 büyüklüğündeki deprem 13 saniye sürdü ve sadece İstanbul’da değil İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Ankara ve Uşak’ta da hissedildi. İstanbul’da çok güçlü hissedilen depremin, başlangıçtaki panik anlarında beklenen büyük İstanbul depremi olduğu sanıldı. Depremde hasar meydana gelmedi, ölen olmadı ancak 151 kişi yaralandı. Bu büyük depremin ardından zaman zaman büyüklüğü beşi aşan yüzlerce deprem meydana geldi. Anaokulundan üniversitelere kadar İstanbul'da eğitime 2 gün süreyle ara verildi. Telefonların kilitlenmesi, sokağa çıkan yüzbinlerin toplanma alanı bulamaması, özellikle Taksim Gezi Parkı’na gidenlerin çadır kurup geceyi dışarda geçirmesine polisin izin vermemesi gibi sorunlar İstanbul’un 1999’dan beri beklenen büyük depreme hâlâ hazır olmadığını gösterdi.

İklim ve çevre

- Nisan ayının daha ilk günlerinde ABD’nin ortabatı eyaletlerini fırtınalar ve tornadolar vurdu. Tennessee ve Missouri’de büyük yıkıma yol açan tornadolar 18 kişinin ölümüne yol açtı. Indiana’da acil durum ilan edildi. Güneye inen şiddetli fırtınalar Teksas’tan Ohio’ya kadar uzanan bir bölgede 213 bin haneyi elektriksiz bıraktı. 

- ABD Başkanı Donald Trump, enerji sektörüne dair ve ülkede kömür endüstrisini yeniden canlandırmaya ilişkin kararnameleri imzaladı. Beyaz Saray'daki imza töreninde konuşan Trump, göreve başladığı ilk gün Ulusal Enerji Acil Durumu ilan ettiğini, Paris İklim Anlaşması'ndan çekildiğini hatırlattı. Trump, kararname ile kömür üretimini hedef alan "gereksiz düzenlemeleri" kaldırdığını söyleyerek kömür işletmelerinin feshedilemeyeceğine dair de garanti verdi. 

- Trump ayrıca gezegenin geleceğini tehdit eden bir başka kararname daha imzaladı. Şirketlerin hem ABD hem de uluslararası sularda okyanus tabanında maden çıkarması için izin vermesini hızlandıran bir kararname çıkardı. Ekoloji örgütleri bu tehlikeli hamlenin okyanus yaşamına ciddi zarar verebileceği konusunda uyardı. 

- Trump yönetimi, iktidarının ilk 100 gününde temiz hava, su ve yaşanabilir bir iklimi koruyan 145 yasayı iptal ederek çevreye karşı eşi benzeri görülmemiş bir saldırı gerçekleştirmişti. Bu, Trump'ın ABD başkanı olarak ilk döneminin tamamında yapılandan yani dört yılda yapılandan daha fazla çevre koruma kanunu iptali anlamına geliyordu çünkü dört yıllık başkanlığı döneminde 110 çevre yasası bu şekilde iptal edilmiş veya değiştirilmişti.

- Nature dergisinde yayınlanan bir araştırma gezegenin ısınmasına sebep olanları çok net bir şekilde ortaya koydu. Bilim insanları, dünyanın en büyük 111 fosil yakıt şirketinin şimdiye kadar sıcaklıklara bağlı iklim olaylarından dolayı bugüne kadar 28 trilyon dolarlık zarara yol açtığını gösterdi. Bu miktarın yarısından fazlasına Chevron, ExxonMobil, BP, Shell, Gazprom ve Saudi Aramco dahil olmak üzere sadece 10 fosil yakıt şirketi neden olmuştu. Araştırmacılar örneğin Chevron'un petrol ve gaz çıkarma faaliyetlerinin tek başına Dünya'nın sıcaklığını 0.025°C artırdığını tespit etti. Şirket, tahmini olarak 1,98 trilyon dolarlık bir zarara yol açmıştı. Avrupa Yeşiller Partisi’ne göre neden olunan 28 trilyon dolar kaybının çok az bir kısmıyla, sadece 4 trilyon dolar ile gezegenin %100 yenilenebilir enerji dönüşümü finanse edilebiliyordu.

- Avustralya Koruma Vakfı, 2011’den beri nesli tükenmekte olan hayvanlar listesinde olan koalaların yaşadığı 2 milyon hektar kadar alanın 2012 ile 2021 yılları arasında yok edildiğini duyurdu. Bu yok olan ormanlık alanın yaklaşık dörtte üçünün tarım ve hayvancılık faaliyetleri amacıyla temizlendiği tahmin ediliyordu. 20 yılda nüfusunun yüzde 50 azaldığı tahmin edilen koalalar sadece habitat kaybından değil iklim değişikliğinden de radikal bir biçimde etkileniyordu. Bilim insanları koalaların 37C'nin üzerinde termoregülasyon yapamadıklarını ancak Avustralya’da artık arka arkaya günlerce 40C'nin üzerinde sıcaklıkların yaşandığını belirterek koalaların bu koşullarda hayatta kalamayacaklarını açıkladılar.

- Hemen hemen bütün dünyanın açlık, felaketler, iklim değişimi ve savaşlardan kaçan göçmenlere karşı bulduğu en akıl ve vicdan dışı uygulama olan sınır duvarlarının diğer türler için de büyük riskler oluşturduğu yeni bir araştırmayla gözler önüne serildi. Dünyada binlerce kilometreyi bulan sınır duvarlarının leoparlar, kaplanlar, çitalar dâhil olmak üzere 700'den fazla memeli türünün yaşam alanlarını engellediğini ortaya koydu. Duvarlar nedeniyle popülasyonları bölünen, hareket alanları daralan hayvanlar dar alanlara hapsoluyor, genetik havuzları daralıyor ve tehlikelerden kaçamıyorlardı.

- 2021 yılında Gaziantep'ten yola çıkan 12 metrelik suriyeli kız çocuğu kuklası Little Amal yani Küçük Emel projesini gerçekleştiren Filistinli oyun yazarı ve yönetmen Amir Nizar Zuabi bu kez de iklim krizine dikkat çekmek için yüzlerce gerçek boyutlu hayvan kuklası hazırladı. The Herds yani Sürüler adlı proje dahilinde çok sayıda kukla sanatçısının da dahil olduğu göç yürüyüşü Orta Afrika'dan Kuzey Kutup Dairesi'ne gidecek olan 20.000 km'lik yolculuğuna başladı. İklim krizi konusunda farkındalık yaratmak amacıyla dört ay boyunca birçok ülkeden 20 şehri dolaşacak Sürülerin yolculuğu 10 Nisan'da Kinşasa Botanik Bahçeleri'nden başladı.

- Süleyman Demirel Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2023 hava kirliliği ölçüm istasyonları (toplam 341) verilerini değerlendirerek Türkiye’nin hava kirliliğinin ölümcül etkilerini ortaya koydu. Araştırmaya göre, Türkiye genelinde PM2.5 maruziyetine yani hava kirliliğine bağlı toplam ölüm sayısı yılda 52 bin 989 olarak hesaplandı. Bu ölümler, 30 yaş ve üzeri bireylerde gerçekleşen toplam 459 bin 557 ölümün yüzde 11,53’ünü oluşturuyordu. Üstelik bu sayıların gerçek sayılardan daha düşük olduğu tahmin ediliyordu çünkü Türkiye’deki toplam istasyonların yalnızca yüzde 43’ü PM2.5 ölçümü yapabiliyor ve de bu istasyonların sadece yüzde 60’ı güvenilir sonuçlar elde edilebiliyordu.

- Türkiye’de en fazla kanser vakasının görüldüğü Sinop’ta Çernobil felaketinin 39. yılında “Nükleere hayır” mitingi düzenlendi. Sinoplular, aradan geçen 39 yıl sonra hala burada nükleer santral hayali kuranlara geçit vermeyeceğini ifade etti. Diyojen heykelinin önünde toplanan Sinoplular ve çevre illerden gelen yüzlerce nükleer karşıtı, “Sinop nükleer istemiyor”, “Nükleere inat yaşasın hayat”, “Kanserden ölmek istemiyoruz” sloganları attı.

Mayıs

Barışı görmek istiyordun, çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu, sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorlarındaki sınıfsız bayraksız hüzünlü umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın.

62 yaşında hayata veda eden sinemacı, milletvekili ve barış aktivisti Sırrı Süreyya Önder’in anmasında kızı Ceren Önder Kandemir, babasını bu sözlerle uğurladı. (T24)

Dünya

- 1 Mayıs için dünyanın birçok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençlik örgütleri sokakları doldurdu. Düşen ücretler, kötüleşen yaşam koşulları, silahlanma ve savaş politikalarına karşı tepkiler 1 Mayıs meydanlarında buluştu. Gazze’de devam eden soykırımın durdurulması çağrıları da yapıldı. 

- 1 Mayıs ABD’de Trump’ın başkanlığının 100. Gününden hemen sonraki güne denk geldi. Tüm eyaletlerde binden fazla noktada “hands off” yani “elini çek” eylemlerini örgütleyen 50501 platformunun çağrısıyla kurulan Güçlü 1 Mayıs Koalisyonu tarafından örgütlendi. Binden fazla noktada onbinlerce işçi Trump’a karşı sokaklara çıktı.

- İngiltere'de yerel yönetimlerin bir kısmı için düzenlenen seçimlerden aşırı sağcı Reform UK Partisi galip ayrıldı. Göçmen karşıtı siyaseti ve Britanya’nın AB’den ayrılmasını savunan Brexit'e verdiği destekle bilinen Reform UK'in lideri Nigel Farage, elde ettikleri kazanımları "iki partili siyasetin sonu" olarak niteledi. İktidardaki İşçi Partisi dördüncü sıraya gerileyerek ağır bir darbe aldı.

- 23 Nisan’da Keşmir’in Hindistan’a bağlı bölümünde meydana gelen terör saldırısında 27 kişinin öldürülmesinin ardından Hindistan ve Pakistan arasında başlayan çatışmalar sonunda büyük bir savaşa evrildi. Hindistan’ın düzenlediği saldırılarda biri çocuk 70 kişi hayatını kaybetti. Hindistan terör altyapılarını vurduğunu iddia etti, askeri silahlarını ağırlıklı olarak Çin’den alan Pakistan, 5 Hindistan savaş uçağını düşürdüğünü iddia etti. Hem Hindistan hem de Pakistan, 125'ten fazla uçağın katıldığı ve II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük hava muharebesi olduğu bildirilen it dalaşında birbirlerinin savaş uçaklarını düşürdüklerini iddia etti. İki devlet sonraki günlerde ateşkes anlaşmasına vararak çatışmaya son verdi. Fakat ne ilginç ki ikisi de savaşta zafer kazandığını ilan etti. 

- Donald Trump’ın Nisan ayı başında kurtuluş günü ilan ederek duyurduğu gümrük vergileri uygulamasının ardından ABD önce Britanya sonra da Çin ile ticaret anlaşması yaptı. Britanya’dan ABD’ye ihraç edilen otomobillere getirilen yüzde 25 ek vergi yüzde 10’a düşürüldü. Ancak bu indirim yalnızca yıllık 100 bin araçla sınırlıydı. ABD’nin Mart ayında yürürlüğe koyduğu çelik ve alüminyum vergileri bu anlaşmayla kaldırıldı.

- Bu anlaşmadan birkaç gün sonra da Çin ile ticaret anlaşması yapıldı. Bu geçici anlaşmaya göre ABD, Çin mallarına uyguladığı gümrük vergilerini yüzde 145'ten yüzde 30'a, Çin de ABD mallarına uyguladığı gümrük vergilerini 90 gün için yüzde 125’ten yüzde 10 düşürecekti.

- Fakat Trump bu sefer de Avrupa Birliği'nden (AB) ithal ürünlere yüzde 50 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. Daha önce ilan ettiği listede AB’ye yüzde 20 ila 25 arası vergiler öngörülüyordu. AB ile anlaşma girişimlerinin bir yere varmadığını söyleyen Trump iki kat vergi oranını artırmış oldu. Fakat gümrük vergisinin yürürlüğe gireceği 1 Haziran’a günler kalan AB ile ABD arasında bir anlaşma sağlandı. Buna göre ABD, Avrupa Birliği ürünlerine yüzde 15 vergi uygulayacak, AB ise Amerikan ürünlerinin çoğundan hiç vergi almayacaktı. 

- ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’de ateşkes bozulduktan sonra bir Ortadoğu turuna çıktı ve turuna Suudi Arabistan’dan başladı. İki ülke stratejik ekonomik ortaklık anlaşması imzaladı. Suudi Arabistan, ABD'ne yaklaşık 600 milyar dolar tutarında yatırım yapma kararını açıkladı. Ayrıca 142 milyar dolarlık silah satış anlaşması da imzalandı. 'Tarihin en büyük' savunma anlaşması' olarak nitelendirilen anlaşmaya göre Suudi Arabistan, Boeing’ten 200 adet F-15 savaş uçağı alacaktı. Trump, Suudi Arabistan’ın yakında İsrail’le İbrahim Anlaşması’na katılacağını umduğunu da belirtti. 

- Ardından Katar’a geçen Trump, Katar’ın kendisine hediye edeceği 400 milyon dolarlık dev makam uçağı hakkında sadece ‘aptal birinin bedava ve pahalı bir uçağı’ geri çevireceğini söyledi. Zaten bir sonraki hafta da etik ve hukuk açısından gelen tüm itirazlara rağmen uçağı kabul etti. Trump bu ziyaret sırasında Katar’la 243 milyar dolarlık yine ‘tarihi’ bir anlaşma imzaladı. Katar anlaşma kapsamında 96 milyar dolara Boeing’den 210 sivil uçak satın alacaktı. Katar’ın 1,2 trilyon dolarlık ekonomik taahhütte bulunduğu da açıklandı.

- Sonra da Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) geçen Trump, BAE’nin ABD’ye 10 yılda 1,4 trilyon dolarlık yatırım yapacağını söyledi. Böylece Trump birkaç gün içerisinde 3 fosil yakıt ülkesinden 3,2 trilyon dolarlık yatırım sözü ve anlaşma kapmış oldu.

- Göçmen düşmanı Trump favori göçmenlerini buldu ve sahip çıktı. Güney Afrika’dan gelen 59 beyazın “beyaz soykırımından” kaçan ırkçılık mağdurları olduğunu söyleyerek Afrikan denilen beyazlara mülteci statüsü verdi. Bu beyaz mültecilerden birinin sosyal medyadan alenen ırkçı paylaşım yapmış olması da gündem oldu. Bu beyaz ırkçı kendi hesabından “Yahudiler güvenilmez ve tehlikeli insanlar” diye yazmıştı.

- Bu olaydan kısa bir süre sonra da Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, Trump’ı Beyz Saray’da ziyaret etti. Fakat bu ziyaret sırasında yeni bir canlı yayın krizi daha yaşandı. Trump, basın toplantısı sırasında Güney Afrika'da beyaz çiftçilere yönelik bir soykırımın kanıtlarını gösterdiği iddia edilen bir videoyu oynatmak için salondaki ışıkları kararttı ve iki video gösterdi. Videolardan ilki Güney Afrikalı siyasetçi Julius Malema'nın, içinde "shoot the Boer" (Boerleri yani beyazları vurun) dizesi geçen bir şarkı söylediği klipti. Trump bunun ardından gösterdiği ikinci videoda yer alan görüntülerin beyaz çiftçilerin gömüldüğü bir yere ait olduğunu öne sürdü. Videoları sessizce izleyen Ramaphosa'nın "Bu videonun nerede çekildiğini biliyor musunuz?" diye sorması üzerine Trump "Hayır" yanıtını verdi. Ardından da toplantı salonunda bulunan Güney Afrikalı Elon Musk’ı işaret ederek "Bunu göstermemi Elon istedi" dedi. Güney Afrika Başkanı sessiz kalarak krizin büyümesini engelledi. 

- Elon Musk bu olaydan kısa bir süre sonra başına getirildiği DOGE yani Hükümet Verimliliği Departmanı başkanlığından ayrıldı. Görevinden ayrılma sebebi Musk’ın bir hükümet görevinde çalışmasına imkan tanıyan "özel görev" statüsünün 130 günle sınırlı olması olsa da Trump ile özellikle gümrük vergileri konusunda anlaşmazlık yaşadığı da biliniyordu. Musk, Trump’tan farklı olarak ucuz göçmen emeğinin ABD’ye girmesini ve teknoloji şirketleri için düşük gümrük vergisi politikaları savunuyordu.

- Önceki yıllarda İngiliz ordusunun gizli belgelerinin, İsrail’in İran’a yönelik saldırı planlarının ve en son ABD’nin Yemen saldırı planı belgelerinin sızmasının ardından bu sefer de Rusya’nın nükleer tesis ve nükleer silah sistemlerine dair son derece ayrıntılı altyapı bilgilerini içeren belgeler internete sızdı ve Der Spiegel ile Danwatch tarafından yayınlandı. Toplam 2 milyondan fazla belgenin “yanlışlıkla” bir siteye herkesin erişimine açık şekilde yüklendiği söylendi.

Filistin

- İsrail’in işgali altındaki Gazze’ye insani yardım taşıyan Özgürlük Filosu Koalisyonu’na (Freedom Flotilla Coaliton) ait Conscience (Vicdan) adlı gemi Malta açıklarında, uluslararası sulardayken insansız hava araçları tarafından hedef alındı. 30 insani yardım aktivistinin de içinde bulunduğu geminin gövdesinde gedik açılırken, pruvasında yangın çıktı. İki drone ile yapılan saldırıyı üstlenen olmasa da İsrail saldırısı olduğuna hiç şüphe yoktu. Vicdan gemisi Malta’dan aralarında Greta Thunberg’in de olduğu birçok uluslararası aktivisti alarak yanındaki insani yardımla beraber Gazze’ye gitmeye çalışacaktı. 

- Bu saldırıdan hemen sonra da İsrail açıkça Gazze’de daha geniş bir işgal politikasını uygulayacağını açıkladı. Başbakan Binyamin Netanyahu, kabinenin "Hamas'ı yok etmek ve kalan rehineleri kurtarmak" için "güçlü bir operasyon" düzenlemeye karar verdiğini ve Gazze'nin 2,1 milyonluk nüfusunun "korunmak için taşınacağını" söyledi. 

- İsrail’in Diaspora İşleri ve Antisemitizmle Mücadele Bakanlığı tarafından küresel antisemitizm raporu yayınlandı. Her yıl yayınlanan ve bu yıl 153 sayfayı bulan raporda ilginç bir şekilde Batı dünyasında yükselen aşırı sağın yarattığı antisemitizmden sadece birkaç örnekte bahsediliyor ama rapor, esas olarak "Kızıl-Yeşil İttifak" dediği Filistin eylemlerine odaklanıyordu. 

- İngiltere merkezli ve İsrail yanlısı UK Lawyers for Israel (İsrail İçin Britanyalı Avukatlar) İcra Kurulu Başkanı Jonathan Turner, İsrail ürünlerinin perakendeciler tarafından satılmaması önerilerine karşı çıkarken akıllara durgunluk veren bir iddia ortaya attı. Turner, 186.000 kişinin öldüğü tahminine atıfta bulunan Lancet makalesini eleştirerek “[Lancet] mektubu, Gazze'de ortalama yaşam süresini arttırabilecek faktörleri de göz ardı etmiştir; mevcut savaştan önce Gazze'deki en büyük sağlık sorunlarından birinin obezite olduğu akılda tutulmalıdır” dedi. Gazze’de açlık nedeniyle obezitenin azalıp yaşam süresinin arttığını söyleyebilecek kadar insanlıktan çıkabilmesi mide bulandırdı.

- Aralarında Pedro Almodovar, Susan Sarandon ve Richard Gere’in de bulunduğu yüzlerce uluslararası film yıldızı, Cannes Film Festivali'nin açılışında açık bir mektupla Gazze'deki soykırıma ilişkin “sessizliği” kınadı. Mektupta “Sanatçılar ve kültürel aktörler olarak Gazze'de soykırım yaşanırken sessiz kalamayız” denildi. Nisan ayı ortasında İsrail hava saldırısında hayatını kaybeden foto muhabiri Fatima Hassouna'nın anısına kaleme alınan mektubu 380'den fazla uluslararası sinema sanatçısı imzaladı. Yönetmen Sepideh Farsi ile Gazzeli foto muhabir Hassouna’nın bir yılı bulan telefon görüşmelerinden yapılan belgesel film “Ruhunu Eline Al ve Yürü” festivalde gösterildi ve Hassouna anıldı.

- 15 Mayıs’ta yani Filistin halkının büyük felaketi olan Nakba’nın yıldönümünde dünyanın birçok kentinde Filistin eylemleri vardı. Berlin’de devletin tüm engelleme çabalarına ve polisin sertliğine rağmen binler yürüdü. Hollanda’nın Lahey kentinde 100 bin kişi kırmızılar giyerek “kırmızı çizgi aşıldı” eyleminde buluştu ve soykırıma desteğin çekilmesini istedi. En büyük eylem ise Londra’da yapıldı. Beş yüzbinden fazla kişi İsrail bir terör devletidir diyerek Starmer iktidarının işbirliğine karşı sloganlar attı.

- Gazze’de 53 binden fazla Filistinliyi katletmiş durumda olan İsrail, Mayıs ayının üçüncü haftasında işgali kalıcı hale getirecek saldırıları başlattığını açıkladı. Saldırı planına “Gideon'un Savaş Arabaları" adını verdi ve daha o gün ateşkesi bozup savaşa yeniden başladığı günden bu yana en büyük katliamını yaparak 150 Filistinliyi öldürdü. 

- İsrail yönetiminin Gazze’yi işgal planının bir parçası olan Gazze İnsani Yardım Vakfı tüm itirazlara rağmen faaliyete başladı. Ancak daha ilk gün büyük fiyaskolar ve insanlık dramı yaşandı. Önce Vakfın Başkanı, BM ve uluslararası yardım kuruluşlarından gelen insani yardımın militaristleşmesi eleştirilerine katılarak istifa etti. Ardından da onbinlerce kişinin toplama kampı gibi tel örgüler ve güvenlik kontrolleri arasında aç biilaç katettiği yolların sonunda yiyeceğe ulaşmaya çalışması kontrolden çıktı. Yardım çalışanları görevlerini bırakıp kaçtı ve İsrail askeri ateş ederek paniğe ve 48 kişinin yaralanmasına bir kişinin de ölümüne neden oldu. 

- Bir sonraki gün ise bu kez BM’nin gıda dağıtım merkezine çaresizce yığılan kalabalıkların üzerine ateş açıldı. Burada da dört kişi ezilerek ve kurşun yaraları nedeniyle öldü. Bundan birkaç gün sonra yine İsrail’in yoğun güvenlik tedbirliği aldığı dağıtım merkezinden yaptığı gıda yardımında izdiham çıktı ve bu kez İsrail askerleri büyük bir katliam yaparak açtığı ateşle 52 kişinin ölümüne neden oldu. 175 kişi de yaralandı. İsrail’in ABD destekli yeni yardım dağıtım sistemi böylece BM ve tüm insani yardım örgütlerinin itirazlarını haklı çıkararak daha ilk haftada büyük bir kaosa yol açmış oldu.

- BM, açlıktan ölümlerin başladığı Gazze'deki tarım arazilerinin yüzde 95'inin İsrail saldırıları nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini ve bunun bölgedeki kıtlık riskini daha da arttırdığını açıkladı. Rapora göre bu arazinin sadece yüzde 4,6'sında ekim yapılabilirken, Gazze'deki seraların yüzde 71,2'si ve tarımsal kuyuların da yüzde 82,8'i İsrail saldırıları nedeniyle yok olmuştu.

Türkiye

- Türkiye’de 1 Mayıs eylemleri birçok ilde gerçekleşti. İstanbul'da ise bölünmüş bir 1 Mayıs vardı. Bazı sendikalar, sol gruplar ve öğrenci platformları Taksim’e çağrı yaptı. 1 Mayıs’tan önceki iki sabah arka arkaya yapılan operasyonlarda Taksim’e çağrı yapan platformlardan yüzden fazla kişi gözaltına alınmıştı. 1 Mayıs’ta ise Taksim’de 409 kişi gözaltına alındı. 

- DİSK, KESK, TTB ve TMMOB ise Kadıköy’e çağrı yaptı. Onbinlerin katıldığı miting kötü hava koşullarına rağmen coşkuluydu. İki noktada toplanan sendika, sivil toplum kuruluşu (STK) ve siyasi partiler, pankartlar ve sloganlar eşliğinde yürüyüş yaparak Rıhtım alanında bir araya geldi. Yapılan konuşmalarda, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İBB yöneticileriyle Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a selam gönderildi. İmamoğlu ve Demirtaş'ın mesajlarının okunduğu kutlamalara, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da katıldı. CHP kortejinin zayıf oluşu gözlerden kaçmadı ve Saraçhane eylemlerine kıyasla 1 Mayıs’a düşük bir öğrenci katılımı vardı.

- Bir diğer miting ise Türk-İş’in çağrısıyla Kartal’da yapıldı. 50 binden fazla işçinin katıldığı mitingde CHP lideri Özgür Özel de bir konuşma yaptı. Böylece Özel iki miting alanına da katılmış oldu. 

- 1 Mayıs’tan iki gün sonra 17 gündür yoğun bakımda olan Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti. Ertesi gün binlerce kişi tarafından sonsuzluğa uğurlandı. Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma törenine katılan CHP lideri Özgür Özel, anma çıkışında yumruklu saldırıya uğradı. Saldırganın daha önce kendi çocuklarını öldüren bir katil olduğu ortaya çıktı. Özel saldırının ardından katıldığı cenazede alkışlarla karşılandı. 

- Türkiye 12 Mayıs’ta tarihi bir açıklamayla güne başladı. Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan Kürt sorununda barış sürecinde PKK 12. Kongresi’ni 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiğini ve kendini feshetme kararı aldığını duyurdu. Karar MHP, AKP, CHP ve DEM Parti tarafından coşkuyla karşılandı. Cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum, PKK'nın silah bırakma ve kendini fesih kararını duyurmasının ardından "anayasa reformu" sinyali verdi. Devlet Bahçeli, açıklamasında “Abdullah Öcalan’a şükranlarımı sunuyorum” dedi ve “siyasi ve hukuki reformlarla demokrasi ve sivil siyasetin güçlendirilmesinden” bahsetti. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da sürecin hukukla güçlendirilmesi gerektiğini belirten bir açıklama yaptı.

- Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü, üniversitede konuşma yapmak üzere daha önceki konuşmalarında “6 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilebilir” ve 'Kadınlar dayak yediğine şükretsin' gibi saçma sapan sözler söylemiş olan Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’ı davet etti. Öğrencilerse bunu protesto etti. Rektörlüğün polisi kampüse sokması üzerine 97 öğrenci gözaltına alındı. Ancak aynı sırada kampüs dışında biraraya gelen bir avuç şeriat yanlısının “şeriat gelecek” sloganlarıyla kapıyı tekmelemelerine rağmen hiçbiri gözaltına alınmadı.

- Apaçık Radyo'nun eski programcılarından mülteci hakları savunucusu Taha Elgazi, önce gözaltına alındı ardından da eşinin Geri Gönderme Merkezi’ne götürülmekte olduğu söylenince “gönüllü geri dönüş” evraklarını imzalamak zorunda kalarak Suriye'ye sınırdışı edildi.  Yıllardan beri Türkiye’de yaşanan ırkçı cinayetleri, tecavüzleri, hak gasplarını takip eden Elgazi’nin geçtiğimiz yıl da TC vatandaşlığı, hak savunuculuğu yapması nedeniyle iptal edilmişti.

- Gezi Direnişi’nin başlangıcının 12. yıldönümü nedeniyle Taksim meydanında sadece durarak eylem yapan 18 genç gözaltına alındı. Avukatın Sesi İnisiyatifi'nden Av. Kerim Bütün, "Gençler AKM önünde ‘’Duran İnsan’’ eylemi yapmak istediler. Durdukları için gözaltına alındılar. Alın size ileri demokrasi." Dedi.

- Taksim’e çıkmak için haftasonu yapılan eylem çağrısında ise arbede çıktı. Polis barikatını bir süreliğine aşmayı başaran gruplar Taksim meydanına çıkmayı denedi. 87 kişi gözaltına alındı. Ancak çeşitli sokaklarda toplanan gruplar Gezi Direnişi’nde hayatını kaybedenleri andı. 

İklim ve çevre

- Mayıs ayı dünya genelinde aşırı sıcaklarla başladı ve öyle de devam etti. Kuzey Afrika, Güney Asya ve Ortadoğu’da sıcaklık rekorları kırıldı. Hindistan, Sri Lanka ve Endonezya’da hem 35 derecenin üzerinde sıcaklar hem de aşırı nem vardı. Sıcaklıklar Nijer, Libya, Cezayir ve Mali gibi Kuzey Afrika bölgelerinde 45 derecenin üzerine çıktı. Çin’de de sıcaklar bazı yerlerde 45 dereceyi aştı. Kanada’da bile Mayıs ayı için çok yüksek olan 20 dereceler aşıldı. Mayıs’ın son haftasında da Avrupa’nın güneyinde aşırı sıcaklar vardı. Özellikle İspanya’da sıcaklar mevsim normallerinin 10 derece üzerine çıkarak 40 dereceye ulaştı.

- Kanada’da orman yangınları erken başladı. Ülkenin farklı bölgelerinde 150’den fazla yangın yaşandı ve binlerce kişi tahliye edildi. İsviçre’de ise Alp Dağlarının zirvelerinde erken eriyen buzullar toprak kaymasına neden oldu ve 300 kişilik Blatten köyü çamur yığının altında kalarak yok oldu. Olay, birkaç hafta önceden toprak kayması olabileceği uyarılarının yapılması sayesinde kimse ölmeden atlatıldı.

- Grönland’daki buz örtüsü mayısta normalden 17 kat daha hızlı eridi. İzlanda’daki hava istasyonlarının yüzde 84’ünde mayısta rekor sıcaklıklar ölçüldü ve sıcaklıklar 1991-2020 arasındaki mayıs ortalamasından 13 derece daha yüksekti.

- Copernicus verileri, Mayıs 2025'in, küresel olarak en sıcak ikinci Mayıs ayı olduğunu açıkladı. Sıcaklıklar bu ay sanayi öncesi ortalamasının 1,4C üzerindeydi. Bu, küresel ortalama sıcaklığın sanayi öncesi seviyenin 1,5C'den fazla üzerine çıktığı 21 aylık seriyi kesmiş oldu ancak bilim insanları önümüzdeki aylarda sıcaklıkların tekrar yükselerek 1,5 derece eşiğinin yine aşılmasını beklediklerini söyledi.

- İklim değişimi ve diğer çevre etkilerinin daha önce pek bilinmeyen bir ekolojik değişime daha neden olduğu ortaya çıktı. Gezegenin okyanuslarının büyük bir bölümü son yirmi yılda daha karanlık hale gelmişti. Buna göre, 2003 ve 2022 yılları arasında küresel okyanusun beşte birinden fazlası kararmış ve güneş ışığı ile ay ışığına bağımlı yaşamın bulunduğu su bandı azalmıştı. Bu da deniz canlılarının %90'ının yaşadığı suyun üst tabakasının dengesini bozuyordu. Bilim insanları kıyı bölgelerinde deniz suyu kararmasına özellikle kent ve sanayi atıklarının neden olduğunu belirtti. Ayrıca okyanuslardaki kararmanın küresel ısınma ve okyanus akıntılarındaki değişikliklerin bir sonucu olabileceği de belirtildi.

- Yeni bir araştırma, biyolojik olarak parçalanabilir ve sürdürülebilir olduğu söylenen nişasta bazlı biyoplastiğin yani doğal olduğu söylenen, fosil kaynaklı olmayan plastiğin potansiyel olarak petrol bazlı plastik kadar toksik olduğunu ve benzer sağlık sorunlarına yol açabileceğini ortaya koydu. Bu araştırma; iç organlarda hasar, metabolizmada değişiklikler, kardiyovasküler hastalıklara yol açabilecek bağırsak mikrop dengesizlikleri ve glikoz seviyelerinde değişiklikler tespit etti. 

- Avrupa'da 2024 yılı, nehirlere engel oluşturan 542 baraj, savak, menfez ve bentin sökülerek rekor sayıda su yolunun doğal akışına dönmesinin sağlandığı bir yıl oldu. Baraj Kaldırma Avrupa'nın yıllık raporuna göre, kaldırılan baraj sayısı bir önceki yıla göre %11 artmıştı. Rapora göre geçen yıl  Bosna Hersek, Hırvatistan, Çekya ve Türkiye ilk kez birer engel kaldırmıştı. Türkiye Kars’ta bir su yolu engelini sökmüştü.138 su yolu engelini kaldıran Finlandiya ise birinci sıradaydı. 

- Yokoluş İsyanı Cambridge’te 1,5 derece hedefinin aşılmış olması sebebiyle diğer çevre gruplarıyla beraber sembolik olarak Paris İklim Anlaşması’nın cenazesini kaldırdı. Britanya hapishanelerinde çok sayıda iklim aktivistinin tutuklu bulunduğunu hatırlatarak bir eko-kırımın yaşanmakta olduğunu söyledi.

- Türkiye’de Anayasa Mahkemesi tam 9 ayın ardından sokaklarda yaşayan hayvanların kaderini belirleyecek olan “katliam yasası” denilen yasayı görüştü. Mahkeme önünde birçok ilden gelen yaşam savunucuları basın açıklaması yaptı. Ancak AYM yasanın iptalini reddetti. Karara öfkelenen yaşam savunucuları AYM’nin bahçe kapısını zorlayarak içeri girdi. Birçok ilde basın açıklamalarıyla karar protesto edildi.

Haziran

Köylünün sesini duyun. Çiftçinin sesini duyun. Bu kadar kolay değil insanların emeğine, alın terine, toprağına, ağacına çökmek. Şirketlerin çökmesine izin vermek bu kadar kolay olmasın.

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’ün muhtarı Nejla Işık, Meclis Komisyonu'nda görüşülen zeytinlik alanlarda madencilik yapılmasının önünü açacak yeni kanun tasarısı hakkında bu sözleri söyledi. (Diken)

Dünya

- Rusya ve Ukrayna arasındaki İstanbul görüşmelerinin ikincisine bir gün kala Ukrayna, tarihin en ilginç saldırılarından birini gerçekleştirdi. Bir kamyonla çok sayıda drone’u Rusya’ya sokan Ukrayna birlikleri Rusya’nın kuzey kutup bölgesindeki, Ukrayna sınırındaki ve de Moğolistan sınırındaki birbirinden binlerce kilometre uzakta bulunan çok sayıda askerî havalimanını vurdu. 40 kadar savaş uçağını ve Rus bombardıman uçaklarının üçte birini yok ettiğini duyurdu. Rusya ise bu sırada Ukrayna’nın kuzey bölgesinde bazı yerleşimlere doğru ilerlemeye devam ediyordu. Bu saldırılara rağmen iki taraf İstanbul’da yine de toplandı. Toplantıda ilkinde olduğu gibi yine esir ve cenaze takası üzerinde anlaşıldı, daha ileriye gidilemedi. 

- Çelişkili bir birliktelik olan Elon Musk- Donald Trump ortaklığı çatırtılı bir şekilde dağıldı. Geçtiğimiz ay, başında bulunduğu DOGE (Hükümet Verimliliği Departmanı) kurumundan ayrılan Musk’ın özellikle nadir metaller ve yüksek teknoloji için gereken hammaddeler konusunda Trump’ın koyduğu yüksek gümrük vergilerine karşı olduğu biliniyordu. Ancak Musk Haziran başında Trump'ın desteklediği yeni vergi ve harcama yasasını sert bir dille eleştirdi. Musk, "One Big Beautiful Bill Act" (Bir Büyük Güzel Yasa Tasarısı) isimli tasarıyı “iğrenç bir rezalet” olarak nitelendirdi. Trump ise buna “Elon'dan büyük hayal kırıklığına uğradım, halbuki ona çok yardım ettim.” diye yanıt verdi. Bu gerilimin hemen ardından Musk daha da ileri giderek "Ben olmasam seçimi kaybederdi" dedi ve sosyal medya üzerinden yeni bir parti kurabileceği mesajını paylaştı.

- Bu tartışmalar sürerken ABD’de Trump döneminin ilk isyanı patlak verdi. Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) kurumu Los Angeles kentinde yasadışı göçmenlere yönelik operasyon yaparak 118 kişiyi gözaltına aldı. Bunun üzerine yüzlerce göçmen ayaklanarak ICE görevlileriyle ve polisle çatışmaya başladı. Trump ise Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’u yasadışı göçmenleri toplamayarak görevini yapmamakla itham etti ve sertliğin dozunu artırarak Los Angeles’a dört bin Ulusal Muhafız ve 700 kadar deniz piyadesi yolladı. Böylece Los Angeles’e sevkedilen asker sayısı ABD’nin Suriye ve Irak’taki asker sayısını geçti. Dört gün süren olaylarda çok sayıda dükkan ve araç zarar gördü. Göstericiler zaman zaman Amerikan bayrağını yakarak, eyaletin Meksika’dan çalınan topraklar olduğunu göstermek için Meksika bayrakları taşıdı.

- Olayların ardından 14 Haziran’da Trump, Amerikan ordusunun 250. yıl dönümü vesilesiyle başkentte askeri bir geçit töreni düzenledi. 14 Haziran aynı zamanda Trump’ın da doğum günüydü. Törene 7.500 asker, 120 askerî araç, helikopter ve savaş uçakları katıldı. Geçit töreninin 45 milyon dolara kadar varan maliyete neden olduğu söylendi. Askerlerin disiplinsiz ve cansız yürüyüşü de dikkatlerden kaçmadı. 

- Törenin Los Angeles isyanına karşı otoriter bir yanıt olduğunu düşünen 100 kadar platform ise biraraya gelerek “No Kings” (Krallara Hayır) eylemleri düzenledi. Tüm eyaletlerde 2.100 noktada beş milyondan fazla kişi faşizme ve militarizme karşı sokaklardaydı. 

- Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, İran’ın nükleer yükümlülüklerini ihlal ettiğini dünyaya duyurdu. Ertesi günse İsrail, İran’a saldırdı. İsrail ordusu İran içlerinde yerleştirmeyi bir şekilde başardığı droneları da kullanarak, çok sayıda savaş uçağının kullanıldığı saldırılarda İran’ın farklı şehirlerdeki nükleer tesislerini ve üst düzey komutanlarını hedef aldı. Savaşın bu açılış saldırısında daha ilk anlarda İran’ın Genel Kurmay Başkanı öldürüldü. Ayrıca saldırılarda büyük çoğunluğu sivil olmak üzere 78 kişi öldü.

- İran da yüzlerce dron ve balistik füzeyle karşılık vererek Tel Aviv ve Hayfa gibi şehirleri vurdu. İsrail ikinci dalga saldırıyla bu kez İran’ın petrol ve gaz tesislerini, rafinerilerini, bir sonraki saldırıda da İran’ının füze üretim tesislerini vurdu. Karşılıklı saldırılar dalga dalga devam etti. 

- İsrail’e zaman zaman düşen füzeler şehirlere hasar verirken sığınaklar konusunda da İsrail’in bir apartheid rejimi olduğu ortaya çıktı. İsrail vatandaşı olan Filistinlilerin yaşadığı Tamra kentine düşen bir İran füzesi sivil ölümlere neden oldu. Bazı aşırı sağcılar hasar alan bu yerleşimleri coşkuyla kutladı. Tamra ve diğer Filistinli yerleşim bölgelerinin hemen hiçbirinde İsrail sığınak yapmamıştı. Büyük şehirlerde ise İsrailliler sığınaklara Filistinlileri almadılar, ayrıca yabancı işçilerin de sığınaklara girmelerine izin vermediler.

- İranla savaş çıkaran İsrail Başbakanı Netanyahu, kişisel olarak da İran saldırısının bir bedeli olduğunu iddia etti. “Oğlum Avner, füze tehdidi nedeniyle ikinci kez düğününü iptal etti. Bu, nişanlısı için de kişisel bir bedel.” dedi. Sivillerin ölmeye devam ettiği, nükleer sızıntı riskinin sürdüğü, bölgesel ve hatta dünya çapında bir savaş tehdidinden bahsedildiği sırada… Hadi bunları da geçelim, İsrailli esirlerin durumunun belli olmadığı ve gerçek bir bedel ödemekte olan ailelerin protestolarını sürdürdüğü bir sırada Netanyahu’nun “kişisel bedel ödediğini” iptal edilen iki düğünle açıklaması, İsrail kamuoyu ve siyasetçileri tarafından dahi büyük eleştiri aldı.

- Savaş bütün acımasızlığıyla sürerken Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İran'a hava saldırıları düzenleyen İsrail'e "Hepimiz adına kirli işleri yapıyor" diyerek teşekkür etti. Daha önce Gazze konusunda İsrail’i az da olsa eleştiren Merz’in İran söz konusu olduğunda bu minnettarlığı Batı’nın anlayışını çok iyi özetliyordu.

- İran’a saldırıların 10. gününde ABD de savaşa bizzat dahil oldu ve İran’ın nükleer tesisleri ve uranyum zenginleştirme merkezleri olduğu iddia edilen yeraltındaki Fordo tesisini, İran’ın en büyük tesisi olan Natanz tesisini ve İsfahan nükleer tesisini vurdu. 

- İran, ABD’nin saldırısına iki gün sonra sınırlı bir yanıt verdi ve ABD’nin Katar’daki üssüne füzeler gönderdi. Ancak ilginç şekilde saldırıyı önceden Katar ve ABD’ye de haber verdi. Hatta Trump bundan dolayı İran’a teşekkür bile etti. Bu saldırıdan sadece birkaç saat sonra da tüm dünya savaşın bölgeye yayılmasını beklerken tam tersi oldu ve Trump, savaşın 12. gününde ateşkes anlaşmasına varıldığını açıkladı. 

- Saldırılar bittiğinde İsrail tarafından 900’den fazla İran askerî hedefi vurulmuş yaklaşık 30 İranlı üst düzey güvenlik yetkilisi ve 11 nükleer bilim insanı öldürülmüştü. Toplamda 650 kadar da İranlı öldürülmüştü.

- Ateşkesin ardından İran da İsrail de zafer kazandığını açıklarken ABD Başkanı Trump ateşkesi her zamanki abuk subuk açıklamalarından birini yaparak dünyaya duyurdu: "Bu, yıllarca sürebilecek ve tüm Orta Doğu'yu yok edebilecek bir savaştı ama olmadı ve asla olmayacak! Tanrı İsrail'i korusun, Tanrı İran'ı korusun, Tanrı Orta Doğu'yu korusun, Tanrı Amerika Birleşik Devletleri'ni korusun". 

- Ateşkesin hemen ardından Lahey’de yapılan NATO zirvesinde tarihi olduğu kadar insanlık adına büyük kaygı verici bir karar alındı. ABD’nin baskısı doğrultusunda ülkelerin savunma bütçelerini gayrisafi yurt içi hasılalarının %2'sinden %5'e yükseltilmesi kabul edildi. 

- Dünya yangın yeriyken bu ayın en ilginç hamlesi Pakistan’dan geldi. Pakistan, Hindistan’la krizde oynadığı ‘diplomatik rol’ ve ‘liderlik’ nedeniyle ABD Başkanı Donald Trump’ı 2026 Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Bu şaka gibi öneri, İran’la büyük bir sınırı paylaşan Pakistan’ın Kara Kuvvetleri Komutanı Mareşal Asım Munir’in Trump ile yaptığı görüşmeden sonra yapıldı. Fakat ertesi gün ABD, İran’ı bombalayınca Pakistan bu saldırıyı kınadı! 

- ABD’nin New York şehrinde Demokrat Parti’nin belediye başkan adayının belirlendiği önseçimleri göçmen bir aileden gelen sosyalist Zohran Mamdani kazandı. Sosyal adaletsizlikleri, iklim değişimini ve Filistin dayanışmasını önce çıkaran Mamdani’nin önseçimi kazanması üzerine Trump küfür kıyamet öfke kustu. O kadar kızdı ki eğer seçimi kazanacak olursa Mamdani’nin vatandaşlığını iptal edip onu sınırdışı edeceğini dahi söyledi.

Filistin

- Haziran ayı da Gazze’de yardım almak için İsrail’in ayarladığı askerileştirilmiş yardım merkezine ulaşanlara ateş açılmasıyla başladı. Refah’ta yardım almaya çalışanlara açılan ateş sonucu 3 kişi öldü, 35 kişi yaralandı. Böylece gıda yardımına başlandığı ilk bir haftada öldürülen Filistinli sayısı 75’e çıkmış oldu. Yardım dağıtım noktalarında öldürülenlerin sayısı ayın sonuna doğru 420’e ulaşmıştı.

- İsrail’de “Siyah Bayrak Eylem Grubu” ismi altında bir araya gelen yaklaşık 1400 akademisyen, bir açık mektup imzalayarak ülkelerinin Gazze’ye düzenlediği saldırılara karşı üniversiteleri harekete geçmeye çağırdı. İsrail yönetiminin işlemekte olduğu savaş suçlarından sessiz kalarak kendilerinin de suçlu olduğunu belirten akademisyenler siyah giyinerek ve siyah bayraklar taşıyarak hükümeti protesto etti. Akademisyenler mektupta şöyle diyordu: “Bilmediğimizi iddia edemeyiz. Çok uzun zamandır sessiziz. Masumların yaşamları ve bu topraklardaki tüm insanların, Filistinlilerin ve Yahudilerin güvenliği uğruna; rehinelerin geri dönmesi uğruna savaşı derhal durdurma çağrısında bulunmazsak tarih bizi affetmeyecektir. Biz de kendimizi affetmeyeceğiz.”

- Hakkında açılan yolsuzluk davasında ilk kez çapraz sorguya alınan Netanyahu, sorgu sırasında rüşvet, hediyeler ve yolsuzluk iddialarına dair sorulara tam 1788 kez ‘hatırlamıyorum’ cevabı vererek muhtemelen bir rekor kırdı. Netanyahu bu tavrıyla umursamazlığını da göstermiş oldu.

- İsrail’in, içerisinde Greta Thunberg’in de olduğu Uluslararası Özgürlük Filosu Koalisyonu’na ait Conscience (Vicdan) adlı gemiyi Malta açıklarında vurmasından tam bir ay sonra, 1 Haziran Pazar günü, Koalisyona ait Madleen isimli gemi İtalya’nın Sicilya adasındaki Katanya limanından yola çıktı. Greta da bu gemideki yerini alanlar arasındaydı.

- Madleen gemisi Kurban Bayramı’nın son günü Gazze açıklarına yaklaştığı sırada henüz uluslararası sulardayken İsrail askerlerinin saldırısına uğradı. Gemideki 12 aktivist de kaçırılarak İsrail’e götürüldü. Baskına karşı birçok ülkede eylemler gerçekleşti. İtalya, Türkiye, İspanya ve Fransa’da büyük gösteriler oldu. Gemide bulunan Fransız AB Parlamentosu üyesi Filistinli Rima Hassan için Paris’teki eylemde 150 bin kişi “Gazze Gazze Paris seninle” sloganları attı. 

- Önce Fransa’ya deport edilen Greta, burada verdiği kısa röportajda kendisine “Neden bu kadar çok hükümet Gazze’de yaşananları görmezden geliyor?” sorusuna ders niteliğinde bir yanıt verdi: “Irkçılık yüzünden, verebileceğim en basit cevap bu. Irkçılık ve temelde, sistematik olarak kısa vadeli ekonomik kârları ve jeopolitik gücü maksimize etmeyi insanların ve gezegenin refahının önüne koyan yıkıcı-ölümcül bir sistemi umutsuzca savunmaya çalışmak.”

- Madleen gemisine baskın yapıldığı sıralarda Tunus’tan yola çıkan yüzlerce araçlık Mağrib Direniş Konvoyu Libya ve Mısır’dan geçerek Refah’a vardı. Araçlar yol boyu kitle gösteriyle karşılandı ve sayısı hızla arttı. Küresel Gazze Yürüyüşü kampanyası da 12 Haziran tarihinden itibaren binlerce aktivistle başladı fakat Mısır yönetimi İsrail’in Mısır’dan yürüyüşü engellemesini talep etmesi sonrası yüzlerce aktivisti çeşitli gerekçelerle gözaltına alarak sınırdışı etti. Tam da binlerce aktivistin Mısır’da toplanacağı günlerde İsrail’in İran’ı vurması üzerine Mısır yönetimi de aktivistlerin yürüyüşüne izin vermedi. Buna rağmen aktivistler havaalanında, otellerde, yürüyüş güzergahlarında oturma eylemleri yaparak Mısır’ı protesto etti ve Gazze için sloganlar attı.  

- Filistin İklim Stratejisi Enstitüsü tarafından kaleme alınan ve savaşı, ırkçılığı, emperyalizmi ve iklim krizini birbirine bağlayan bir açıklama kamuoyuna duyuruldu. Bu açıklama, Madleen yelkenlisiyle Gazze ablukasını kırmaya çalışan aktivistlerin de imzasıyla birlikte Madleen Deklarasyonu olarak ilan edildi. Deklarasyon dünyaya şu sözlerle sesleniyordu: “Savaş ve soykırım yerine özgür bir Filistin talep ediyoruz. Irkçı ve ölümcül sınırlar ve ablukalar yerine serbest dolaşım talep ediyoruz. İklim ve çevre tahribatı ve hafriyatçılık yerine adil bir geçiş, doğal dünyamızın restorasyonu ve herkes için ucuz temiz enerji talep ediyoruz. Ölüm ve umutsuzluk yerine, yaşam ve umut talep ediyoruz.”

- Avusturya’nın başkenti Viyena’da, Siyonizmin doğduğu şehirde dünyanın ilk Anti-siyonist Yahudi Konferansı düzenlendi. 500 kadar İsrail ve Siyonizm karşıtı Yahudi’nin katıldığı konferansta İsrailli Kara Panterler kurucusu Reuven Abergel, İsrailli tarihçi Ilan Pappe, Kanadalı tarihçi Yakov Rabkin, gibi isimler vardı. Gazze’de yaşanan insanlık dışı durumun ve İsrail’in hem bölge hem de dünya için neden olduğu tehditlerin konuşulduğu Kongrenin kapanış bildirisinde şöyle deniyordu: “Vicdan sahibi Yahudiler Siyonizm’e karşı birleşmeli, Filistin’in özgürlüğü için küresel hareketle dayanışma içinde olmalıdır. Hareketimizi Avrupa kökenlerinin ötesine taşımayı, Küresel Güney dahil olmak üzere dünya çapında Siyonizm karşıtı sesleri yükseltmeyi taahhüt ediyoruz.”

Türkiye

- İzmir’de 23 bin belediye işçisi greve çıktı. Grevin üçüncü gününde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay elleriyle çöp toplayarak, grevi örgütleyen DİSK’e bağlı Genel-İş başkanıyla tartıştı ve açıkça grev kırıcılık yaptı. Üstelik grevin işyerinde değil evde yapıldığı gibi veciz açıklamalar yaparak birkaç yüzyıllık grev geleneği ile alay etti. Tugay grev kırıcılığını engellemeye çalışan işçilere şöyle seslendi: “Grev, işi bırakmak, iş yerini terk etmektir. İş yerini terk edip evine giden insana bir şey diyen var mı, yok. Ama bu arkadaşlar burada greve katılmayanları tehdit ediyor. Grevdeki kişi evine gidecek. İş yerinde durmak yasak.” Tugay, İzmir halkını da hak mücadelesi veren işçilere karşı kışkırtan açıklamalar yaptı. Kamuoyunda grevci işçilere karşı muhalefet saflarından ağır eleştiriler gelmesine rağmen esas olarak belediyenin Türk-İş’e bağlı sendika ile yaptığı toplu sözleşmeyle aynı oranlarda maaş talep eden “eşit işe eşit ücret” grevi tam 7 gün sürdü ve sonunda anlaşma sağlandı.  

- DİSK’e bağlı Genel-İş’e kamuoyu baskısıyla taleplerinden geri adım attırarak grevi bitirten Cemil Tugay bunun hemen ardından da Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikasına karşı saldırıya geçti ve 1030 işçiyi daha önce imzalanan toplu sözleşme sonucu aldıkları maaşları yüksek bularak işten çıkardı. Bir de kendince “fazla maaş” dediği ücret artışlarından dolayı sendikayı sorumsuzlukla suçladı. Böylece greve çıkan sendikayla düşük ücret zamlarında uzlaşıp, yüksek zamlarda sözleşme yapmış olan sendikanın da üyelerini işten atarak ücretleri topyekûn düşürdü. Genel-İş’in talebi olan “eşit işe eşit ücret”i bu şekilde sağlamaya çalıştı! 

- İsviçre merkezli banka UBS’in servet raporuna göre; Türkiye, dolar milyoneri artışında dünya birincisi oldu. Türkiye’de Dolar milyoneri sayısı 2024’te 7 bin kişi artmasına rağmen, reel servet ise yüzde 21 gerilemişti. Servet miktarı azalırken aşırı zenginlerin artışı ülkedeki ekonomik adaletsizliği bir kez daha gözler önüne serdi.

- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, ifadeye çağrıldıktan sonra tutuklandı. İmamoğlu da cezaevinden gönderdiği mesajda “savunma hakkımı bile çaldınız” dedi. Savunmayı savunacağız diyen yüzlerce avukat da Mehmet Pehlivan'ın tutuklanmasını Çağlayan Adliyesi'nde protesto etti. Avukatlar hep bir ağızdan 'Hak, hukuk, adalet' sloganları attı. Adliye önünde yapılan basın açıklamasının ardından yürüyüş yapmak isteyen avukatlara polis ekipleri müdahale etti.

- İmamoğlu’nun avukatının tutuklandığı gün DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Ekrem İmamoğlu ve diğer İBB ve HDK tutuklularını cezaevinde ziyaret etti. Tülay Hatimoğulları, cezaevi çıkışında şöyle konuştu: “İmamoğlu, 'Bizi en çok umutlandıran şey şu an Türkiye'de barışı konuşuyor olmamız' dedi. İmamoğlu'nun, “Ayrımcılık Türkiye'ye yakışmaz, Türkiye'de yaralı her yeri tedavi etmeliyiz” mesajı da çok önemliydi.”

- İstanbul’daki 11. Trans Onur Yürüyüşü kapsamında Kadıköy’de bir araya gelen trans+ aktivistlere polis müdahale etti. Gözaltına alınan 63 kişi arasında dört çocuk ve Türkiye vatandaşı olmayan bir kişi de bulunuyordu. Aktivistler kısa süre sonra serbest bırakıldı.

- Bu yürüyüşlerin hemen ardından da LGBTİ+ haber portalı KaosGL.org’un 47 bin 500 takipçili X (eski adıyla Twitter) hesabına erişim engeli getirildi. Birkaç gün sonra da KaosGL sitesine erişim engeli geldi.

- Trans Onur Yürüyüşü’nden bir hafta sonra da 23. İstanbul Onur Yürüyüşü yapıldı ya da yapılamadı. Veya daha doğrusu her şeye rağmen yapılmaya çalışıldı. Bu sene "Yaşamda Israr" temasıyla Beşiktaş'ta yapılmaya çalışılan Onur Yürüyüşü basın açıklamasına da polis saldırarak 53 kişiyi gözaltına aldı. 

- Göçmen hakları konusunda bir ilk yaşandı ve 2023 yılında Hatay sınırını geçmeye çalışan 9 Suriyeli göçmene Jandarma karakolunda ağır işkenceler yapılarak ikisinin öldürülüp karakolun hurdalığına gömülmesi nedeniyle yargılanan 4 jandarma komutanı ve askere iki kez müebbet hapis cezası verildi. Haberi ortaya çıkaran gazeteci Alican Uludağ ise ölüm tehditleri almıştı. İşkence ve cinayetin gerçekleştiği günlerde ise İstanbul’dan yayın yapan bir Suriye kanalı Orient TV, iddiaları yayında Türkiyeli bir uzmana sormuş ama böyle konuları sorguladıkları için sert bir şekilde itham edilmişlerdi. Uzman olduğu söylenen kişi sınır karakolundaki işkence iddialarını dile getiren sunucuya “Siz kim oluyorsunuz da Türk devletini cinayetle suçluyorsunuz? Sen bizim ülkemizde oturup karnını doyuracaksın, sonra da bize iftira atacaksın öyle mi?" diyerek azarlamıştı. Kanalın yayın lisansı da programdan sonra iptal edilmişti. Ancak sonuçta iddialar doğru çıktı. Suçlular da ceza aldı.

- Haziran ayı Türkiye’de bir krizle daha doğrusu bir linç girişimiyle sonlandı. Leman Dergisi’nde adı Muhammed ve Musa olan iki kişinin yıkılmış Gazze’nin üzerinde melek olmuş şekilde tasvir edildiği bir karikatür yayınladı. İslamcı bir grup “peygambere hakaret edildiği” iddiasıyla derginin Beyoğlu’ndaki binasına saldırdı. Daha bir gün önce Onur Yürüyüşü nedeniyle eylem yasağı ilan edilen ilçede şeriat sloganları atan gruba müdahale edilmedi, kimse gözaltına alınmadı. Leman Dergisi açıklama yaparak karikatürde peygamberin yer almadığını, adı Muhammed olan bir Filistinlinin ölümünün tasvir edildiğini belirtti. Ancak yine de karikatürist ve 3 dergi çalışanı gözaltına alındı. Gözaltı anları ise İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından sosyal medyadan paylaşıldı. 

İklim ve çevre

- Haziran ayı tahmin edilebileceği üzere büyük sıcaklık artışlarıyla başladı ve de öyle devam etti. Akdeniz ülkelerinde sıcaklıklar 40 dereceyi aştı. Portekiz 45 dereceyi aşarak rekor kırdı. Öte yandan Kazakistan coğrafyasında sıcaklar Akdeniz bölgesindeki kadar yükselerek 40 dereceyi aştı. Japonya da Haziran için çok yüksek bir sıcaklık olan 37 dereceyi gördü.

- Nijerya'da aşırı yağışlar sonucu yaşanan sel felaketinde 200 kişi hayatını kaybetti. Felaketin yaşandığı Niger eyaletinde son 60 yılın en kötü sel felaketinin meydana geldiği, yolların ve köprülerin yıkıldığı, salgın hastalık riski bulunduğu söylendi.

- Haziran ayının son haftası ise Avrupa’nın ilk büyük sıcak dalgasına şahit oldu. Güney Avrupa’da sıcaklıklar birçok yerde 40 dereceyi aştı, İspanya ve Portekiz 46 dereceyi gördü. İspanya'nın Barcelona kentinde Haziran ayı, son 100 yılın en sıcak Haziran’ı olarak kayıtlara geçti. İngiltere’deyse Wimbledon tenis turnuvası 32 dereceye varan sıcaklarla birlikte tarihinin en sıcak turnuvasını yaşadı. 

- Yeni bir araştırma okyanus asitlenmesinin “gezegensel sınırı” aştığını ortaya koydu. Hem de bu gezegensel sınır beş yıl önce aşılmıştı. Genellikle iklim krizinin “kötü ikizi” olarak adlandırılan okyanus asitlenmesi, karbondioksitin okyanus tarafından hızla emilmesi ve deniz suyunun PH seviyesinin düşmesi anlamına geliyordu. Bu da okyanus habitatlarına zarar veriyordu. Araştırma 2020 yılı itibariyle dünya genelinde okyanus durumunun okyanus asitlenmesi için gezegensel sınıra çok yakın ve bazı bölgelerde bu sınırın ötesinde olduğunu ortaya koydu. Sınır, sanayi öncesine göre sulardaki kalsiyum karbonat miktarının yüzde 20 azalması olarak çiziliyordu ve bu sınırın aşılması özellikle kabuklu canlılar için alarm zili demekti. Bu sınır artık aşılmıştı.   

- Haziran ayında Türkiye’de yüzlerce orman yangını yaşandı. 3 günde 15 ilde toplam 263 yangın meydana geldi. İzmir’deki yangınlar iki gün boyunca söndürülemedi. İzmir, Bilecik ve Hatay’daki orman yangınları nedeniyle 50 bini aşkın kişi ‘güvenli bölge’lere tahliye edildi.  

- Zeytinlik alanlarda madencilik yapılmasının önünü açacak yeni kanunun görüşmeleri Meclis komisyonunda başladı ve daha ilk toplantıda milletvekilleri arasında yumruklu kavga çıktı. Şirketler için “süper izin” de denen yasanın görüşmelerini izlemek için geldikleri Komisyona alınmayan köylüler Meclis önünde eylem yaptı; “Bu kadarcık köylüden mi korkuyorsunuz!” diye sitem etti. İnsan aklıyla dalga geçercesine AKP’li vekiller, beş termik santralin bulunduğu Muğla’daki yaklaşık 300 milyon tonluk kömür rezervinin kullanılması için 23-24 bin civarında zeytin ağacının “taşınacağını” açıkladılar. Komisyonda kabul edilen yasa tasarısı Meclis Genel Kurulu’na gönderildi ancak görüşmelerin yapılacağı gün çevre aktivistleri ve köylülerin Meclis’e yürümesinin de etkisiyle görüşmeler iptal edilerek ertelendi.